Turkish Journal of Pediatric Surgery

Süleyman Çelebİ, Seyithan Özaydın, Cemile Başdaş, Birgül Karaaslan, Ünal Güvenç, Elmas Reyhan Alİm, Serdar Sander

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul

Anahtar Kelimeler: Meckel divertikülü, çocuk, ektopik mide mukozası, akut karın

Özet

Amaç: Kliniğimizde Meckel divertikülü (MD) tanısı almış olguların tedavi ve takiplerinin geriye dönük değerlendirilmesi ve literatür eşliğinde tartışılmasıdır.

Gereç ve Yöntem: Ocak 1987-Ocak 2016 yılları arasında İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniğinde semptomatik veya rastlantısal olarak saptanan MD olguların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Yaş, cinsiyet, klinik bulgular, uygulanan tedavi yöntemleri, ameliyat bulguları, komplikasyonlar, spesmenlerin histopatolojik incelemeleri ile hastaların takip sürecindeki sonuçları irdelendi.

Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 137 olgunun 110’u semptomatik bulgularla başvurup ameliyat edilirken, 27’si rastlantısal olarak saptanmış olup, ameliyat edilmeden takibe alındı. Tüm olguların 107’si erkek, 30’u kız ve yaş ortalamaları 3,8 yıl (1 gün-13 yıl) olarak belirlendi. Semptomatik olanlarda %28 divertikülit, %16 bağırsak tıkanması, %27 kanama, %20 invajinasyon ve %3 volvulus saptandı. Rastlantısal 27 olgu, umbilikal kord prolapsusu, gastroşizis, duodenum atrezisi, ileal atrezi, malrotasyon, anal atrezi, diyafragma fıtığı ve sıkışmış kasık fıtığı ameliyatları sırasında saptandı. Yüz on semptomatik olgunun 65’inde divertikül kama şeklinde, 45’inde ise çepeçevre bir bölüm bağırsak ile birlikte çıkarıldı. Histopatolojik incelemelerde çoğunlukla mukozal konjesyon, ödem, kanama ve iskemik değişiklikler bildirildi. Ektopik doku olarak 26 olguda (%22) mide mukozası, 1 olguda ise pankreas dokusu varlığı belirlendi. Ameliyat sonrasında olguların 2’si bağırsak yapışıklığı nedeniyle yeniden ameliyat edildi. Üç olgu yaygın/ gecikmiş peritonite bağlı çoklu organ yetersizliği tablosuyla kaybedildi. Rastlantısal saptanıp takibe alınan iki hasta semptomatik hale geldi; 1’i rektal kanama, 1’i invajinasyon nedeniyle opere edildi.

Sonuç: Semptomatik olgularda sıklıkla akut karın tablosu ön planda olup, tanıda gecikmeler ölümcül komplikasyonlara neden olabilmektedir. Tanıda zorluk yaşanan olgularda MD’ne bağlı komplikasyonların akılda tutulması gerekmektedir.