Turkish Journal of Pediatric Surgery

Nergül ÇÖRDÜK 1, Akıle SARIOĞLU-BÜKE 1, Şenol BAĞCI 1, Kemalettin ACAR 2, Özkan HEREK 1, Uğur KOLTUKSUZ 1

1Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Denizli
2Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi,Adli Tıp Anabilim Dalı, Denizli

Anahtar Kelimeler: Çocuk, koroziv, özofagus, striktür, ekonomik etki, adli takip

Özet

Amaç: Bu çalışma, bölgemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olan koroziv madde içiminin yol açtığı ekonomik kaybı ve olguların adli takiplerini değerlendirmek için planlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Ocak 1999 ve Nisan 2007 tarihleri arasında koroziv madde içimi nedeniyle bölümümüze yatırılmış olan 259 hasta (145 erkek, 114 kız) geriye dönük olarak değerlendirildi. Direkt tıbbi maliyet hesaplandı. Hastaların adli takipleri polis karakolu ve diğer resmi kayıtlardan incelendi.

Bulgular: Çocukların ortalama yaşları 3,4±2,28 (1-14) idi. Toplam beş hastada başka ev kazası, on hastanın kardeşinde koroziv içimi ya da araç dışı trafik kazası öyküsü vardı. Bir hastada daha önce de koroziv içme ve bir hastada ilaç intoksikasyonu öyküsü vardı. En çok içilen koroziv ajan farklı konsantrasyonlarda HNO3 solüsyonu (% 32) idi. Hastaların % 42’sinde birinci derece yanık saptandı. Olguların % 2.3’ünde özofagus darlığı saptandı. Üç hasta mide çıkımı obstrüksiyonu, bir hasta gastroözofageal reflü nedeniyle ameliyat edildi. Ortalama hastanede kalış süreleri 3,5±4,6 (1-41 gün) gün idi. Ortalama toplam direkt tıbbi maliyet hasta başına 214±177 $ (26-2021 $) bulundu. Hastanede yatış süresi arttıkça maliyetin de anlamlı olarak arttığı saptandı. Tüm hastalarda adli rapor tutulmuş ve karakola ihbar edilerek adli süreç başlatılmıştı. Adli takipleri sonucunda sorumlu ebeveynlerin tümüne takipsizlik kararı verildiği öğrenildi.

Sonuç: Çocuklarda koroziv madde içimi önlenebilir bir durumdur ve maliyeti bu hastalığın mortalite ve morbiditesi ile karşılaştırılamaz. Çocukların ailelerinin adli açıdan daha ayrıntılı değerlendirilmesi ve sosyal hizmet uzmanlarının tüm olgularda devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her türlü kimyasal maddenin güvenli kapakla kapatılmış ve sızdırmayan ambalajlarda satışı zorunlu olmalı, kimyasalların açıktan satışına izin veren kurumlar ile bu satışı yapan kuruluşlar denetlenmelidir.

*XXVI. Ulusal Çocuk Cerrahisi Kongresi’nde sunulmuştur, 16-19 Haziran, 2008, İstanbul