Çocukların ürogenital sisteminde androjen, östrojen ve progesteron hormon reseptörlerinin mevcudiyeti: Hedef prepisyum
Sinan Celayir1, Ayşenur Cerrah Celayir2, Serdar Moralıoğlu2, Handan Çetiner3, Gözde Kır4
1İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul
2Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği, İstanbul
3Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği, İstanbul
4Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği, İstanbul
Anahtar Kelimeler: Prepusyum, hipospadias, hormon, reseptör, östrojen, androjen, progesteron, penis
Özet
Amaç: Androjen, östrojen ve progesteron hormonlarının penis gelişiminde rolleri hâlen araştırma konusudur. Bu çalışmada normal yapılı prepusyumda bu hormon reseptörlerinin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Geleneksel veya dini amaçlı cerrahi sünnet yapılan normal penis ve prepusyumlu çocukların, eksize edilen prepusyum dokularının frenulum bölgesinden 3 mm’lik biyopsi örnekleri elde edildi. Avidin-biotin horseradish peroxidase tekniği ile immunhistokimyasal boyama sonrası ışık mikroskopu altında seks hormon reseptörlerinin varlığı araştırıldı. Her bir androjen, östrojen ve progesteron reseptörleri için kahverenginde nükleer boyanmanın varlığı pozitif, kahverengi nükleer boyanmanın yokluğu ise negatif olarak kabul edildi.
Bulgular: Ortalama yaşları 4.8 yaş (4 ay - 10 yıl) olan normal penis ve tam prepusyumlu 12 çocukta, sünnet cerrahisi sonrası eksize edilen prepusyumun frenulum bölgesinden 3 mm’lik biyopsi materyalleri hazırlandı. İmmunhistokimyasal boyama sonrası, tüm örneklemelerde progesteron reseptörleri negatif, androjen ve östrojen reseptörleri pozitif bulundu.
Sonuç: Prepusyum dokusunda araştırılan progesteron reseptörlerinin tüm örneklemelerde negatif, buna karşın androjen ve östrojen reseptörlerinin pozitif bulunması prepusyumun bütün ve eksiksiz olarak gelişiminde progesterondan daha çok özellikle androjen ve östrojen reseptörlerinin birlikte önemli rol oynadığını düşündürmektedir.