Turkish Journal of Pediatric Surgery

Ali SAYAN, Ahmet ARIKAN, Sefer Tolga OKAY, Fadime Nurdan ŞİMŞEK, Ümit BAYOL, Habibe Nurdan ÖZER, Mehmet CAN

T.C. SB İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği ve Patoloji Laboratuvarı, İzmir

Anahtar Kelimeler: Antenatal tanı, ek anomali, cerrahi yenidoğan

Özet

Amaç: Yenidoğan cerrahi ünitelerinde doğumsal anomali tanısı ile sağaltılan hastalarda temel anomaliye eşlik eden diğer sistem anomalileri önemlidir ve bu anomaliler antenatal izlem sırasında tanınabilir. Ancak antenatal tanısı olmayan olgularda ağır ek anomaliler önemli mortalite ve morbidite nedenidir. Bu çalışmada kliniğimiz yenidoğan ünitesine yatırılan olgulardaki ek anomali oranı ve ek anomaliler ile antenatal tanının mortaliteye olan etkisinin araştırılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Ocak 2000-Şubat 2008 tarihleri arasında (Dönem II) kliniğimiz yenidoğan ünitesine yatırılan antenatal tanısı olan ve olmayan 396 hastanın, temel hastalıkları ile eşlik eden ek anomalilerinin dağılımı kliniğimiz yenidoğan ek anomali değerlendirme protokolüne göre fizik bakı, direkt grafiler, karın ultrasonografisi ve kardiyolojik bakı ve kromozom incelemesi ile geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Ek anomalilerin oranı, ek anomaliler ile antenatal tanının mortaliteye etkisi kliniğimizin 1995-2000 yılları arasındaki (Dönem I) verilerle karşılaştırılmış ve dönemler arasındaki anlamlılık için SPS 16.0 kullanılarak Ki-kare (χ2) kesinlik testi yapılmıştır.

Bulgular: Çalışma grubumuzdaki hastalarda temel hastalık 271’inde gastrointestinal sistemi, 51’inde solunum sistemini, 28’inde genitoüriner sistemi, 46’sında da diğer sistemleri ilgilendirmektedir. Ancak ağır anomaliler nedeniyle herhangi bir girişim yapılamadan kaybedilen 14 hasta değerlendirme dışı bırakılmıştır. Olguların 158’inde (% 41.4) esas hastalığa eşlik eden bir veya daha fazla ek anomali görülmüştür. Hastaların 57’sinde (% 36.1) kalp ve büyük damar anomalisi, 38’inde (% 24.1) genitoüriner sistem anomalisi, 11’inde (% 6.9) solunum sistemi anomalisi ve 52’sinde (% 32,9) diğer sistem anomalilerinin temel hastalığa çoğul veya tekil olarak eşlik ettiği saptanmıştır. Hastaların 117’sindeki (% 74.1) anomaliler antenatal izlem sırasında tanınmıştır. Kaybedilen 84 hastanın 61’inde esas anomaliye eşlik eden çoğul veya tekil diğer sistem anomalileri belirlenmiştir ve bu hastaların 27’si antenatal tanısı olmayan ağır anomalili hastalardır. Çalışma dönemimizin (Dönem II) verileri ile önceki dönem (Dönem I) verileri karşılaştırıldığında mortalite ve morbidite oranını ek anomali varlığının arttırdığı, antenatal tanının ise azalttığı görülmüştür. II. dönem antenatal tanılı hasta sayısında anlamlı derecede artma, ek anomalili doğan hasta sayısında, bu nedenle kaybedilen hasta sayısında ve genel mortalite hızında anlamlı derecede azalma olduğu görülmüştür.

Sonuç: Yenidoğan cerrahi hastalarında mortalite ve morbiditeye etki eden faktörlerden biri de esas anomaliye eşlik eden ek anomalilerdir. Bu anomalilerin antenatal izlem ve uygun inceleme protokolleri ile tanınması, sağaltım olanağı olan ek hastalıkların belirlenmesini sağlayarak yenidoğanların sağ kalım oranını arttırılabileceğini ve genel olarak yenidoğan mortalitesini de anlamlı derecede azaltabileceğini düşünmekteyiz.

*XXVI. Ulusal Çocuk Cerrahisi Kongresi’nde sunulmuştur, 16-18 Haziran 2008, İstanbul